17 Ekim 2008 Cuma

TEK ÇATIYI DEVREYE SOKAN 5502 SAYILI SOSYAL GÜVENLİK KURUMU KANUNU

a- Sosyal Güvenlik Reformu ile hayata geçirilen model, tek çatı modeli olarak adlandırılmakta ve mevcut sosyal güvenlik kuruluşlarını tümüyle ortadan kaldırarak, tek bir sosyal güvenlik kurumuna dönüştürdü. 29 Temmuz 2004 tarihinde AB uyum süreci ve Dünya Bankası reformları doğrultusunda, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın hazırladığı “Beyaz Kitap” olarak anılan “Sosyal Güvenlik Sisteminde Refah Önerisi”nde şu şekilde bahsediliyordu: “Sosyal güvenlik alanında faaliyet gösteren çok sayıda kurumun bulunması, bu kurumlar kapsamında bulunan kişilerin hak ve yükümlülüklerinin farklılaştığı bir sosyal güvenlik sistemi yaratmaktadır. Bu dağınık yapı eşgüdüm sağlanması önlemektedir.”[1] Sosyal güvenlik reformunun ilk adımı böylelikle atıldı. 16.5.2006 günü TBMM’de sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında birleştiren 5502 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu kabul edildi. Kanun 20 Mayıs 2006’da yürürlüğe girdi. Bu kanun için Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılmadı. Kanunla, Bağ-Kur, SSK ve Emekli Sandığı ortadan kalkarken; bu kurumların bütün aktif ve pasifleri, sosyal güvenlik ile ilgili tüm görevlerin toplandığı tek kurum olan Sosyal Güvenlik Kurumu’na aktarıldı. Bazı kurumlar ise örneğin, İş-Kur, Sosyal Dayanışma Genel Müdürlüğü Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlanmadı.

b- AKP’nin kadrolaşmasının önü açılmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın ana hizmet birimleri, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü, Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı ve Aktüerya ve Fon Yönetimi Daire Başkanlığı’dır. Emeklilik dahil bütün sigorta kolları, genel sağlık hizmetleri ve primsiz ödemeler bu kurumun bünyesinde toplanırken; Kurum, yönetim kurul, genel kurul ve başkanlıktan oluşuyor. SGK’daki asıl yönetim organı görevini ise, yönetim kurulu üstleniyor. Bu kurumun yönetiminde özel sektöre de yer verilirken, yönetim kurulunun on üyesinden beşi hükümeti temsilen görev yapıyor. Diğer 5 üyeyi çalışan ve işverenlerin temsilcileri oluşturuyor. Oyların eşitliği durumunda başkanın oyu çift sayılıyor. Burada yasama kuvveti devreden çıkarılmakta, AKP’nin kadrolaşmasının önü açılmaktadır.

Bu durum ayrıca, Türkiye’nin 1971 yılında kabul ettiği Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından hazırlanan Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında 102 Sayılı Sözleşme’ye aykırıdır. Uluslararası sözleşmeler bir ülkenin ulusal hukukunun, yasalarının üstündedir. 102 Sayılı Sözleşme kurumun yönetimini sadece işveren ve çalışanların temsilcilerine vermiştir.[2]

c- Yolsuzlukların önü açılmaktadır: Bu kanun ile kurumların iç denetimini yapmakla görevli kurullar ortadan kaldırılarak, “Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı” oluşturuldu. Sosyal güvenlik kurumlarında çalışan bir grup müfettişin, kanun tasarı halinde iken hazırladığı “Sosyal Güvenlikte Tek Çatı Sancısı” başlıklı raporda yeni oluşumun kurumlardaki denetleme otoritesini zayıflatacağı, uygulamayla birlikte yolsuzlukların önünün açılacağı, 600 müfettişin yalnızca %10’unun yolsuzluk dosyalarını inceleyebileceği vurgulanırken, “Tasarı ile üç Teftiş Kurulunda görevli 230 müfettiş ile en fazla 60 başdenetçi tarafından yürütülmesi kararı karmaşıklığa, siyasi tercihle seçim yapıldığı yönündeki spekülasyonlara ve denetçiler arasında huzursuzluğa yol açacaktır. Bu da kadrolaşmayı beraberinde getirir” denilmektedir.[3]

d- Kamu varlıklarının özelleştirilmesinin yolu açılmıştır: Sigortalıların, prim ödeyerek sahibi oldukları kurumların malvarlıklarından, yeni kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun “hizmet gereği ihtiyaç duymadığı” taşınır ve taşınmazları bir yıl içinde satışa çıkarılacağı belirtilmiştir. Peşkeş çekilecektir ya da diğer bir deyişle kamu varlıklarının özelleştirilmesinin yolu açılmaktadır.

e- Kanunla Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hizmetlerinin sözleşmeli çalışan eliyle yürütülmesi hedeflenirken, Maliye Bakanlığı’na bağlı olan kamu çalışanlarının emekliliği, piyasa emekliliği haline gelecektir.


[1] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (2004), age, s. 21.
[2] Sözer, Ali Nazım (2007), “5510 Sayılı Kanunu’nun Genel Sağlık Sigortasına İlişkin Düzenlemeleri”, Sosyal Güvenlik Hukuku Yasalar ve Gerçekler, İstanbul Barosu Y., 2007 s. 152.
[3] Cumhuriyet Gazetesi (2006), “Yolsuzluğun Önü Açılıyor”, 17 Mart 2006.