20 Haziran 2008 Cuma

Özelleştirme sırası hastanelerde

Dünya Bankası'nın 2002 Türkiye Raporu'nda, "Hastanelerinin verimliliğini iyileştirmek için, tüm Sağlık Bakanlığı ve SSK hastanelerine hem yönetsel hem parasal açıdan hem de sağlık hizmetlerini üretip yönetmek için gereken girdilerin sağlanması bakımından özerklik tanınmalıdır. İlk aşamada hastane kurumunun geneline özerklik tanınmalı, ikinci aşamada ise, her tesise ayrı ayrı özerklik tanınmalıdır" deniliyordu.
Emperyalizme uyum derdinde olan Türkiye burjuvazisinin ve AKP'nin bu konudaki temel amacı, kamu hastanelerinin dağıtılması, özel idareler ve belediyelere devredilmesidir. Tayyip Erdoğan 2005'in ilk günlerinde açılış reklamına katkıda bulunduğu özel hastane patronlarına, Şişli Etfal Hastanesi'ni satın almasını önermişti. Bu eğitim hastanesini isterlerse, karlı görüyorlarsa
iş hanı bile yapabileceğini, devletin bu kurumu satarak kazandığı para ile başka hastane bile yapacağını salık veriyordu.
Dünya Bankası'nın raporuyla uyumlu olduğu dikkat çeken, 2004 yılında gündemde olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı'nda eğitim hastaneleri dışındaki hastaneler için amaçlanan şudur: Tüm hastaneleri ve birinci basamak sağlık kuruluşları araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte il özel idarelerine ve
belediyelere devri öngörülüyordu. Bu yasa tasarısı gündemden çıkmamakla birlikte, içindekiler ileriki yıllarda parça parça yasalaştırılmaya çalışıldı ve çalışılmaktadır.
2004'den günümüze hükümetin hastanelerin devri, özelleştirilmesi ile ilgili girişimlerine kısaca bakalım: Günümüzde kamu hastaneleri alışveriş merkezleri için tasfiye edilmesine başlanmıştır. 2004 Temmuz'unda yapılan bir yasal düzenleme ile hastanelerin Maliye Bakanlığı tarafından satışa çıkarılmasının önü açılmıştır.
2005'in ilk günlerinde SSK'ya bağlı hastaneler, Sağlık Bakanlığı'na devredildi.
Kamunun sağlıktan çekildiğini gösteren önemli bir nokta ise 2005'nin son günlerinde devlet hastanelerinin alacaklarının silinmesidir. Hükümetin devlet hastaneleri alacaklarından sildiği 3.5 katrilyon lira, Sağlık Bakanlığı'nın 2005 bütçesi olan 5.4 katrilyon liranın üçte ikisine denk geliyor.
2007'nin ilk günlerinde çeşitli alanlarla birlikte sağlık alanını da kapsayan bir yasa tasarısı taslağı, "Bazı yatırım ve hizmetlerin kamu kesimi ile özel sektör işbirliği modelleri çerçevesinde gerçekleştirilmesine ilişkin kanunu tasarısı taslağı" gündeme geldi. Sağlık ve her türlü alt yapı işini piyasaya açmaya yönelik bu taslakla yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme, işletme hakkı devir modellerinin yanı sıra yap-kirala modeli getiriliyor ve tüm kamu-özel işbirliği modellerinin
"özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmeler" olarak yapılması öngörülüyor. Özel hukuk hükümlerine tabi olunca da Danıştay devre dışı bırakılmış oluyor. AKP hükümeti dönemini sağlık alanında kısa bir değerlendirmeyle kamudan özele sermaye aktarımı olarak nitelendirebiliriz.
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği'nin verilerine göre, 2000 yılında 261 olan özel hastane sayısı 2006 sonunda 308'e ulaştı. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde poliniklik sayısı 2002'den 2004'e yüzde 27, yatan hasta sayısı ise yüzde 20 arttı. Ancak hastanelere yatırım yapılmadı. Yatırım yapılmadığı gibi hastaneler ya satılıyor, ya da kapatılmaya çalışılıyor. 2007